Seçimler Bitti — Neler Oldu, Neler Yaşandı, Kimler Ne Kazandı, Kimler Ne Kaybetti, Ne Dersler Çıkardık?
Süper seçim yılı geride kaldı. Vorarlberg’de yalnızca bir takvim yılı içinde tam 5 farklı seçim yaşandı. Medya mensubu olarak bu süreçlerin her birine tanıklık ettim. Yüzümde tebessümle, zaman zaman da hayretle izlediğim anlar oldu. İsmi lazım değil; çünkü maksadımız ne yargılamak ne de şahıslar üzerinden ithamda bulunmak. Asıl derdimiz: yaşananlardan ders çıkarmak ve kolektif bilinçte bir uyanışa vesile olmak.
Şubat 2024 – Arbeiterkammer Seçimleri
Bu seçimde iki Türk kökenli fraksiyon yarıştı. Bir grup, mevcut yapının içinden ayrılarak kendi oluşumunu kurmustu.
25 yıllık deneyime ve köklü yerel bağlantılara sahip olan mevcut yapı, bu ayrılıktan yara aldı ve sandalye kaybetti.
Yeni oluşan fraksiyon ise büyük kampanyalar yaptı. Firmalarda simitler dağıtıldı, dernekler ziyaret edildi, "Türkleri, İslam’ı ve Müslümanları savunacağız!" sloganı kulaklarda çınladı. Sistemdeki tüm partiler kötü ve düşman ilan edildi.
Aynı zamanda, yoğun bir karalama kampanyası yürütenler de oldu. Esnaflar arasında afiş savaşları yaşandı, şahsi ithamlar ve geçmişe dair günah dosyaları meydanlara taşındı.
Sonuç? Aslında tablo aynı. Katılım yine düşük, oylar yine bölünmüş. 1999’da alınan 7 Türk sandalyesi, 25 yıl sonra hâlâ aynı seviyelerde.
Yine de “başardık, tarih yazdık” naraları atıldı. Oysa meclisten geçen ve vatandaşın hayatına dokunan somut konular oldukça sınırlı. Bir yıl geçti. Kaldı dört. Bekleyip göreceğiz.
Bunun yanı sıra, köklü iki yerel fraksiyon içinde toplumla pozitif diyaloğu olan iki tecrübeli Türk kökenli sendika uzmanı da, daha sakin bir kampanyaya rağmen mecliste yerlerini almayı başardı.
Mayıs 2024 – Avrupa Parlamentosu Seçimleri
Avusturya’dan 20 vekil Brüksel’e gönderildi. Vorarlberg'den seçilen olmadı.
Hiçbir parti Türk kökenli aday göstermedi. "Her seçime katılacağız" diyen yerel Türk partileri de bu seçimde sahneye çıkmadı. Zaten yüzde 4 ülke barajı olan bir sistemde, bağımsız oluşumların şansı da oldukça düşük.
Toplumumuz açısından bu seçim sessiz sedasız geçti. Sandığa gitme oranı oldukça düşüktü.
Eylül 2024 – Federal Parlamento Seçimleri
183 vekilli genel meclise Vorarlberg’ten 7 vekil gitti. Türk kökenli adaylar, seçilemeyecek sıralarda ve destek amaçlı göstermelik pozisyonlardaydı.
Doğal olarak, ciddi bir seçim çalışması da yapılmadı.
Yine, her seçime katılma sözü verip bu seçimi pas geçen partiler oldu.
Farkındalık açısından kayda değer olan, Liste Gaza'nın katılımıydı. Filistin’deki zulmü Avusturya gündemine taşıyabilmek adına sembolik bir eylem olarak seçime girdiler. Oy oranı düşük kaldı ama ses getirdiler.
Ekim 2024 – Eyalet Parlamentosu Seçimleri
Toplumun en fazla heyecan duyduğu seçim buydu belki de. “Bizden biri mecliste olsun” diyerek kanaat önderleri, köklü bir partiden aday olan ortak çatı isim etrafında kenetlendi.
Peki sonra ne mi oldu? 24 aday daha sahneye çıktı. Kimi seçilemeyeceğini bile bile büyük kampanyalar yaptı. Bazıları, eyalet meclisinin yetki alanına girmeyen vaatlerle oy istedi.
Özellikle bir Türk partisinin azınlık gruplarla kurduğu ittifak, barajı geçmeye yetmedi – nitekim gerekli olan oylarin 10´da biri anca geldi.
Uyarılara rağmen, oyların bölüneceği biline biline iş birliği teklifleri reddedildi.
Bu sonuç aslında sürpriz değildi. Baştan beri öngörülebilen bir tabloydu.
Yine aynı dil: “Biz Türkleri savunacağız, sistem partileri bize düşman!”
Ama bu naraların sonunda, ne savunulan oldu ne de temsil edilen.
Ayrıştıran, kutuplaştıran, camileri hedef alan, sosyal medyada tehdit eden, şikayet eden profillerin propagandası seçim kazandırmadı.
En trajik sahne: Türk seçmeni düşünmeyen ama liste başı olduğu için seçilen bir aday, Türklere yönelik kampanya dahi yapmadan meclise girdi.
Sonuç olarak: Toplum olarak bu kadar yaklaşmışken, bu denli yoğun bir çabanın sonucunda mecliste bizi temsil edecek bir vekil çıkaramamanın burukluğunu yaşıyoruz.
Bu gerçek, gerekçeleriyle birlikte Vorarlberg siyaset tarihine ve toplumun kolektif hafızasına buruk bir anı olarak geçti.
Oyların bu kadar kolay bölünmesi hak mıydı? Yoksa perde arkasındaki bazı iç hesaplaşmaların bir tezahürü mü? Ve ya, yerel köklü partilerin bize karşı süregelen gayri samimi tutumunun bir sonucu mu? Belki de hepsinin toplamı !?! - Kamuoyunun takdirine kalmış.
Mart 2025 – Belediye Seçimleri
Vorarlberg’de 96 belediye var. Bunlardan yaklaşık 25’inde Türkler yoğun olarak yaşıyor.
Bu nedenle birçok belediye başkan adayı, listelerine Türk kökenli isimler aldı.
Dernek ziyaretleri, esnafa selamlar, mahalle kampanyaları derken…
Ekim seçimindeki hareketlilik Mart’ta sandığa yansıdı.
Bu kez 100’e yakın Türk aday yarıştı.
Bir kısmı meclise girdi, bir kısmı komisyonlara seçildi. Yeni gençler, yeni yüzler artık sahada.
Sevindirici gelişmelerden biri de, bazı belediyelerde ikinci tura kalan başkanların kazanmasında Türk seçmenlerin oylarının belirleyici olmasıydı.
Türk toplumuyla sıcak temas kuranlar kazandı.
“Her seçime katılacağız” diyen partiler, bu kez yalnızca bir belediyede varlık gösterebildi.
Elbette bu yoğun dönemde yüzleri güldüren anlar da yaşandı.
Bunca yoğun mesainin ardından, tüm eleştirisel tespitlerin yanı sıra, Avusturyalı dosltlarımızla gülümseten anılar da birikti:
- Elinde "Denizle’ye has Zafer gazozu" ile poz verenler,
- Trabzonspor atkısıyla etkinliğe gidenler,
- Cami´de iftar yemegi verenler,
- Ramazan’da hurma dağıtanlar,
- Rize çayı içerken poz verenler,
- Bayram namazına, bayramlaşmaya gelen Belediye Başkanları...
Hepsi tarihe geçti.
Naçizane kanaatim, Toplumumuzun potansiyeli çok yüksek. Bu bir uyanış süreciydi. Daha büyük başarılar yakın.
Ancak perde arkasında manipülasyon yapan, piyonlar üzerinden toplum mühendisliği tasarlayan,
Ön plana çıkıp fitne üreten, bölen, ayrıştıran odaklara artık millet sandıkta cevap veriyor.
İyilik edenler, hasbi olanlar, harbi olanlar kazanacak.
Fitneyi uyandıranlar ise kaybedecek.
Toplum artık bu ayrımı çok iyi yapiyor.
Sen sözünü güzellikle söylersin.
Arif olan ders alır. Cahil olan tavır.
Sevgi ve saygılarımla,
Celil Serce
Yorum Yazın