Yapılan analizlere göre, Çin ve Uzak Doğu kökenli olduğu belirlenen Haemaphysalis longicornis, yaklaşık 3-4 yıl önce Türkiye’ye girdi ve hızla yerleşti. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde larva, nimf ve yetişkin evreleri gözlemlendi. Bu durum, türün sadece gelip geçen bir misafir olmadığını, kalıcı şekilde Türkiye’de yaşam döngüsünü tamamladığını gösteriyor.
Kenenin taşıdığı riskler ise oldukça ciddi. Bilim insanları, Haemaphysalis longicornis’in 30’dan fazla hastalık etkeni taşıyabildiğini belirtiyor. Özellikle hayvancılıkta önemli zararlara yol açabilen bu tür, aynı zamanda insan sağlığını tehdit eden virüs ve bakterilerin vektörü olabiliyor. Üstelik parthenogenetik üreme özelliğine sahip olması, yani dişi bireylerin eşeysiz çoğalabilmesi, bu türün hızlı ve kontrolsüz yayılmasını kolaylaştırıyor.
Avrupa’da şu an için bu kene türü sadece Türkiye’nin Avrupa yakasında görüldü. Ancak uzmanlar, iklim ve habitat modellerine dayanarak, Avrupa’nın birçok bölgesinin Haemaphysalis longicornis için uygun yaşam alanı sunduğunu belirtiyor. Bu da ilerleyen yıllarda türün Avrupa kıtasında daha geniş yayılma riski taşıdığı anlamına geliyor.
Prof. Dr. Adem Keskin, “Türkiye, bu yeni türün Avrupa’daki yayılımında ilk sınır noktası olabilir. Erken önlem alınmazsa, hem halk sağlığı hem hayvancılıkta ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz” dedi.
Bilimsel çalışma, uluslararası saygın bir dergi olan Experimental and Applied Acarology’de yayımlandı. Uzmanlar, saha araştırmalarının sürdürülmesi, halkın bilinçlendirilmesi ve veteriner sağlık denetimlerinin sıklaştırılması gerektiğini vurguluyor.
Yorum Yazın