OKUMAK VE EĞİTİM
Değerli okuyucular,
Önceki yazımda okumak ve eğitim üzerine bir giriş yaparak, bilginin üç temel kaynağından bahsedeceğimi belirtmiştim. Bu yazıda, ilmin nasıl elde edildiğini açıklayan üç temel unsur üzerinde duracağım.
1. Kesbi İlim (Çalışarak ve Okuyarak Elde Edilen Bilgi)
Bu ilim türü, kişinin emek vererek, okuyarak ve araştırarak edindiği bilgileri kapsar. Kesbi ilim, ikiye ayrılır:
• Müsbet İlim: Allah’ın peygamberler aracılığıyla bildirdiği, hayatı düzenleyen kurallar bütünüdür. İnsanın sosyal ilişkileri, hak ve hukuk anlayışı, sevgi ve saygı sınırları gibi konular bu ilmin kapsamına girer.
• Müsbit İlim: Dünyaya ve yaşama dair bilimsel, teknik ve pratik bilgileri içerir. Bu ilim türü, insanın dünya üzerindeki başarısını artırmaya yönelik bilgi ve becerileri kapsar. Kur’an, kainatın işleyişine dair temel kuralları açıklar ve insanı araştırmaya teşvik eder.
Allah, Kur’an’da her şeyin açıklanmış olduğunu bildirerek, bilginin hem görünen hem de görünmeyen yönlerini keşfetmemiz gerektiğini vurgulamaktadır.
2. Vehbi İlim (Allah Tarafından Bahşedilen Bilgi)
Bu ilim, kişinin çabasıyla değil, Allah’ın lütfuyla elde edilir. Kur’an ilimlerini öğrenip kalp dünyasını geliştiren kişiler, manevi anlamda derinleşerek farklı boyutları kavrayabilirler. Tasavvufun temelinde de bu anlayış yatar.
Vehbi ilim, aklın genişlemesi, kalbin nurla aydınlanması ve sezgisel algının güçlenmesiyle kendini gösterir. Halk arasında “gönül gözüyle görmek” veya “altıncı his” olarak adlandırılan bu durum, aslında bir tür ilahi ilhamdır. Ancak, bu tür bir bilgiye ulaşmanın yolu, Kur’an ve sünnet rehberliğinde samimi bir kulluk bilinciyle yaşamaktan geçer.
3. Tecrübe İlimleri
Bilginin bir diğer kaynağı ise tecrübedir. İnsan, yaşadığı olaylar ve karşılaştığı durumlar sayesinde önemli dersler çıkarır. Hayat, insanı eğiten bir okul gibidir. Sosyal, psikolojik, maddi ve manevi alanda kazanılan tecrübeler, kişiye değerli bilgiler kazandırır.
Bu noktada, “Okuyan mı daha çok bilir, yoksa gezen mi?” sorusu akla gelir. Eğer okunan bilgiler uygulanmazsa, sadece teoride kalır. Ancak kişi, okuduğunu pratiğe döker ve hayatın içinde öğrenmeye devam ederse, bilgisi daha sağlam bir temel üzerine oturur. Okuyan kişi bilgiyi elde eder, ancak gezen ve tecrübe eden kişi bu bilgiyi pekiştirir.
Sonuç
Özetle, ilim bilmekten ibarettir. Ancak asıl önemli olan, öğrenilen bilginin hayata geçirilmesidir.
İlim, bilgi bilmektir.
İlim, kendini bilmektir.
Sen kendini bilmezsen,
Bu nasıl bir ilimdir? (Yunus Emre)
Yüce Allah, Kur’an’da “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” buyurarak, ilim sahiplerinin üstün konumda olduğunu bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de bu konuda şöyle buyurur:
“Ya oku, ya okut, ya öğrenen ol ya da öğrenene destek ol. Bunların dışında kalanlar ise helak olur.”
İlim, sadece öğrenmekle değil, öğrendiklerini uygulamakla anlam kazanır. Eğer bilgi hayata geçirilmezse, tıpkı yerin altında saklanan bir altın gibi, sahibine hiçbir fayda sağlamaz. Ancak bilgi paylaşıldıkça ve uygulandıkça değer kazanır.
Değerli okuyucular, eğitim ve ilim üzerine merak ettiğiniz konularla ilgili sorularınızı paylaşabilirsiniz. Vorarlberg TV ailesi olarak, sizlere faydalı olabilmek adına elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Saygılarımla.
Dpl.pdg.eğtimci Mustafa Demir
Yorum Yazın